Dün akşam yine bir Semih klasiği ve Fenerbahçe Destanı izledik. Fenerbahçemiz Şampiyonlar Ligi 'nde Çeyrek Finale'e kalma mücadelesinde İspanya'nın Kupa Canavarı Sevilla!yı Kadıköy'de konuk etti. Sevilla maçtan 2 gün önce gelerek Kapalıçarşı,Sultanahmet gezileri ile aslında maça verdiği önemi ortaya koymuştu,turistik bir geziydi sanki bir Güney Kıbrıs,Arabistan takımı,rahatça maça çıkmadan gezdiğimiz kar mantığıyla.

Ama sahaya çıkılınca daha 14.dakikada daha ölmedim dercesine Mateja Kezman eski günlerinden kalma bir kafa vuruşu ile Fenerbahçemizi öne geçirdi,sonra Edu yine(!) kaleleri şaşırdı ancak Luganoyla ümitlendik,ama yine kalemizde çok kolay bir pozisyonla hem beraberlik golü yedik hem de spor hayatı boyunca ciddi hiçbir sakatlık yaşamayan Roberto Carlos sakatlanıp çıkmıştı,moraller sıfırdı. Bu skorla ispanyadaki maça çıkmak ona göre takımı yönlendirmek bir hayli güç olacaktı.

Ancak dakika 83de formasını 7 dakika için bile olsa 90 dakika gibi terleten Semih'imiz oyuna girdi ve daha ikinci buluşmasında sanki büyülü bir dokunuşla topu poziyon bile yokken köşeye bıraktı ve yeni bir Saraçoğlu destanına imza attı.

Semih seni yedek bırakanlar utansın,Kezman'la beraber de oynarsın hatta kaleye bile geçersin sen aslanım benim,dün akşam o kadar para verip sıra bekleyip otobüslerle uçaklarla sanki birbirlerine söz vermişçesine Kadıköyde buluşan o topluluğa (bende ders arasında birsüre Şöhretlerdeydim karıştım grupların içine) bu kadar emeklerine karşılık gibiydi,saol Semih!

Ve rövanşta gol yemeyeceğiz diye birşey yok kimse onun garantisini veremez hele Edunuz varsa,ancak Sevilla'ya 3 gol atabilen takım orada da mutlaka gol veya goller atacaktır,enazından biz öyle umuyoruz yeterki attıkları yediklerinden fazla veya eşit olsun.