Tekrardan merhaba arkadaşlar ;

Blogspot erişim yasağının bazılarına göre geçici bazılarına göre komple kalkmasıyla bende hem Cumhuriyet bayramı hemde bloguma erişmeyi deneyenlere burdayım demek amaçlı bir yazı yazmaya karar verdim ama klasik bir bayram yazısı olacağını sanıyorsanız devamını okumayın.

Özelliklerle son dönemlerde sık sık karşılaştığım ve Mustafa filminde artık tavan yapmış bein rahatsız olan bir durumla ilgili düşüncelerimi blogumun açılışı anısına blogum madem günlüğüm yazmak istedim. Biz Atatürk'ü kitaplardan öğrenmiş bir nesiliz. Fazla merak etmeyenin okul kitaplarındaki sipariş bilgilerle,merak edenin farklı kaynaklarla okuyup anladığı veya anlamadığı bir Atatürk'ü okuduk.Biz derken şuan bu ülkenin yönetici seviyelerine de gelmiş 50 ve sonrası doğumlu tüm insanlardan bahsediyorum.

Dün Mustafa filminin Ankara'daki galasından çıkan ironikte olsa çok yakın zamanda çıkarları çakışınca ülkenin yönetim kademeleriyle kavgaya tutuşan bir medya devinin haberleri sunan "büyük" ismi canlı yayında NTV mikrofonuna "Kaşı Çatık Atatürk'ten sıkılmıştık , Can saolsun duvarları yıktı bize İnsan Atatürk'ü gösterdi" diyiverince zaten ondan önce konuşan Devlet Bakanlarının da ufaktan "lazımdı böyle bir film işte budur " havalarına benim için ve bu yazı için tuz biber oldu.

Hepimiz hem İstanbul'da hem tatile gittiğimizde bir sürü yere,markete,restaurantlara hatta evlere kısa süreli girip çıkarız.Ben özellikle duvardaki fotoğraflara ve asılı olan şeylere dikkat ederim,aslında İstanbul'da da şirketlerde Kurumsal eğitim verdiğimden deyim yerindeyse turist gibi gezdiğimden (geçen hafta Sultanahmette,buhafta Ortaköyde,haftaya da Yeşilköyde ajans ve şirketlerde eğitimlerim var) eğitim öncesi ve sonrası birçok değişik yerlerde bulunuyorum ve bakıyorum.Herkesin kendince bir Atatürk yorumu var. Hiç koymayanı da olduğu gibi,altta gösterdiğim gibi bir Hacı Dede'nin yanında gösterenler anlıyorumki aslında Atatürk'te dindardı ve bakın dindar insanları severdi demek istiyorlar.



Bu fotoğrafın hikayesi belkide şans eseri baba tarafımın Alevi olmasından öğrendiğimden bir Alevi Dedesinin bir meselesini köyünü ziyaret eden Atatürk'e anlatışıdır ve bu dedenin kuşağından Alevi Dedesi halen yaşamaktadır. Aleviler bilmeyenler için söylemem gerekirse Cem Evlerinde bile Hz.Ali'nin yanında mutlaka Atatürk resmini koyarlar ve ASLA o ayrı o ayrı demezler.

Başka bir örnekte alttaki gibi eşi Latife Hanım'la birlikteki fotoğrafıdır.Şuara BilgeAdam Fatih'te eğitimim olduğundan bir süredir ordaki esnafla da haşır neşirim gördüğüm kadarıyla orada Abdullah Gül'ün eşini kast ederek Çankaya'daki 2.başörtülü diyerek aslında iyiden iyiye bu fotoğrafla sadece dünya görüşünü değil siyasi duruşunu da belli ediyorlar.



İşin iç yüzü ise çok farklıdır. Latife Hanım bir Osmanlı hanfendisidir ve zaten o dönemde başı açık gezmek bir Türk kadını için olabilecek en zor şeydir. Cumhuriyet Devrimleri ve kazanımlarının (arasında Laiklikte var) çoğu daha gerçekleşmemiş ve gerçekleşenlerde harf,kıyafet gibi daha halk tarafından benimsenememişti. Ayrıca Latife hanım'ınki başörtüsü , hatta halk dilinde çarşaf denilen bir giysidir , Türban o zamanlar yoktu, ne zamanki başörütüsü ve dolayısıyla din siyasete alet edilip bir sembol oldu o zaman yüzyılların başörtüsü modern türban olarak takılmaya başlanıldı.

Ve enson örnekte yeni Türk Liralarında gülen Atatürk resimleridir. Demek istediğim herkes kafasına göre kendine yakın görmek istediği Atatürk'ü almış,sahiplenmiş görülüyor. Oysaki işin aslı böyle değil.



Atatürk'ü anlamak için çok uzaklara gitmeye gerek yok bir Nutuk'u baştan sona okumak yeterlidir. Bu ülkenin savaşarak topraklarını kazandıktan sonra asıl savaşın cahilliklerle ve yobazlıklarla şimdi başladığını söylemiş tüm devrimlerinde yüzyıllardan beri gelen Hilafet,Alfabe ve Şeri kanunlar gibi din merkezli olguları kaldırarak tek kurtuluşun , aydınlık geleceğin Medeniyet Seviyesine ulaşmakla mümkün olduğunu söylemiştir. Ezanı Anadilimizde Türkçe okutmuştur.Köy Enstitüleriyle Halkın Efendisi Köylüye bir kültür kazandırmıştır. Halkevleriyle halkını eğitmiştir.Ancak zamanla o eski zihniyet bu devrimleri anlayamadığı gibi tek tek kaldırmış günümüzdeki hale gelmişizdir.

Kişisel görüşürüm Atatürk'ün 1900'lü yılların başında müthiş bir gelecek görüşüyle yaptığı Devrim ve İnkilaplar bile daha hala anlaşılmadığından onun o çatık kaşlı,soğuk ve hatta sert üslubunun korunması taraftarıyım.Atatürk'ün gülmesini sağlamamız onun devrimlerine ne kadar sahip çıkıp hatta geliştirmemizle mümkündür.Şuan paramızda gülen Atatürk'ün kime güldüğü ise bence çok açıktır.


Aklıma hep Lenin'in o müthiş sözü geliyor : " Her halk hakettiği rejimle yönetilir " . Bizde sanıyorum hakettiğimiz rejim ve yöneticilerle yönetiliyoruz,Atatürk'ün 1900'lu yıllardaki devrimleri bile bize hala fazla.Şimdi kalan kazınımlarımızla mutlu bir Cumhuriyet Bayramı geçirmenizi diliyorum..



Ercan Altuğ YILMAZ